Özel / Analiz Haber
Stratejist Alper Esen: Artık Türkiye’de tek parti iktidarı gerçekleşmesi çok zor, dönem ittifaklar dönemi
Follow @dusuncemektebi2
Düşünce Mektebi olarak son dönemde politik hayatta yoğun tartışma konusu olan meseleleri stratejist Alper Esen'e sorduk.
Hazırlayan: Mehmed Mazlum Çelik
PeÅŸ peÅŸe soracak olursak; Türkiye’nin biranda bu denli yoÄŸun politik atmosfere girmesi ekonomik ve toplumsal yapıya ne denli etkileri olacaktır? Özellikle ekonomik duruma getirilen eleÅŸtirileri düşününce bir iktisadi bir kriz doÄŸurması veya benzeri bir toplumsal hasarın oluÅŸması söz konusu olur mu? Sizce erken seçim bir ihtiyaç mıydı? Ankara’da yavaÅŸ veya yanlış giden neydi ki hükümet bu kararı aldı?
Öncelikle şunu söylemeliyim ki; seçimler demokrasilerde yönetim erkini elde etmenin ana unsurlarıdır.
Çünkü ideolojilerin yada amaçların doğrultusunda ülke yönetimlerini elde etmek ve ülkeleri yönlendirmek için aslolan demokrasinin verdiği hakları belli bir kanun düzleminde kullanmak ancak halkın seçtiği yöneticiler eliyle kullandırılırsa anlam kazanır. Farklı yol ve yöntemler totaliter rejimlere çanak tutar.
Fakat bazen de demokrasiyi temel felsefe olarak ele aldığınızda çoğunluğun tahakkümü olarak da tanımayabilirsiniz.
Yani çoğunluk oyu ile başa gelen kimi iktidarlar zaman içerisinde demokratik hakları totaliter rejimlere dönüştürebilmektedir. Tarih benzer bir çok örnekle doludur. Hangi yönüyle ele alırsanız alın siyasi seçimler önemlidir.
Türkiye’de Ak Parti hükümetlerinin 2002 yılından bu yana baÅŸarıları ortadadır. Fakat Gezi Olaylarından bu yana gerek ekonomik gerekse siyasi olarak bir takım sıkıntılar yaÅŸadığımız da bir realitedir.
FETÖ’nün 17-25 Aralık yargı operasyonu, ardından 15 Temmuz hain darbe kalkışması ve sonrasında oluÅŸan uluslararası yansımalar bu sıkıntıları artırmıştır.
Ben finansal ekonominin rakamlarına pek inanan biri değilimdir. Zira rakamlar her zaman doğruyu yansıtmazlar. Rakamları dilediğiniz şekilde kullanabilirsiniz. Mevzu ekonomi olunca da uluslararası ekonomik ve finansal sistemin kurucuları ve onların norm ve standartları ışığında farklı sonuçlar elde edebilirsiniz.
Mesela siz GSMH’nın arttığından bahsedebilirsiniz bir baÅŸkası da Artan borçlardan bahsedebilir.
Benim için ekonomi deyince dikkate alınması gereken şey reel ekonomidir. Halkın ekonominin etkilerini nasıl hissettiğidir aslolan.
Bugün makro ekonomik rakamlar iyi gözükse de reel ekonomideki sıkıntıları göz ardı edemeyiz.
Enflasyondaki artış, döviz kurlarındaki aşırı oynaklık halkın git gide alım gücünü düşürmektedir. Finansal ekonominin enflasyon göstergeleri ile reel ekonomideki enflasyon rakamları arasında ciddi ve anlamlı farklar oluşmuştur.
Kısacası ekonomide bir krizden bahsetmek doğru olmamakla beraber reel ekonomideki sıkıntıları da dikkate almalıyız. Büyüme ile Enflasyon yaratmak arasındaki ikilemi çözmek gerekir. Bunun için de hızlıca tüketim ekonomisi ile büyümenin üretim ile büyümeye yönlendirilmesi gerekiyor. İnşaat ve imar ile büyümenin de sınırları daralmaya başladı.
Bölgemizdeki siyasi çalkalanmalar Irak, Suriye problemleri siyasi riskleri de körüklüyor ve bu noktada Türkiye’nin tavırları batılı güçleri ürkütüyor. Bizim haklılığımız ortadadır. Batının özellikle dünyada yeniden bir düzen kurma çabası ve bu noktada bizim bölgemizdeki kaosu körüklemesi, bölgenin en önemli ülkelerinden biri olarak bizi de sorunların içine çekmiÅŸtir.
Batının vesayet savaÅŸları ve terör örgütleriyle iç içeliÄŸi Türkiye’nin güvenlik politikalarını yeniden ele almasına ve bu kaygıyla Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarını yapmasıyla sonuçlanmıştır.
Sonuç olarak bütün bu ulusal, Uluslararası ve ekonomik geliÅŸmeler ışığında ele aldığımızda Türkiye’de erken genel seçim gerekli hale gelmiÅŸtir.
İktidarın ekonomik alandaki sıkıntılardan dolayı uğradığı rating kaybı güvenlik politikalarındaki başarısı ile telafi edilmiş ve erken seçim kararı almıştır diye düşünüyorum.
2017 yılındaki referandum öncesinden bu yana erken seçimin olacağını öngördüğüm için benim açımdan sürpriz olmadı erken seçim kararı. Dolayısıyla iktidar ittifakını oluşturan siyasi partiler için de sürpriz bir karar olmadığını düşünüyorum açıkçası.
Muhalefet, iktidarı medyayı tekelleştirmek ve ülkeyi tek adam rejimine götürmek gibi söylem ve argümanlar geliştirse de seçim atmosferiyle beraber neredeyse hükümetten çok gündem oluşturmaya başladı. Bu denli bir etki kamuoyunun muhalefet ihtiyacından mı kaynaklanıyor yoksa geçici bir rüzgâr ve adayların merak edilmesiyle sınırlı bir süreç mi?
Tayyip beyin en stratejik hamlesi Türkiye’deki medya tekelini kırmasıdır kanaatimce.
Medyanın çeşitlenmesi mühimdir. Farklı bakış açıları mühimdir.
Türkiye’de bu anlamda henüz demokratik bir medya yönetimi ve algısı oturmuÅŸ deÄŸil maalesef.
Geçmişte nasıl tek bir medya bakışı zarar verdiyse bundan sonra da aynı yöntemin oluşması ileride ülkeye zarar verebilir.
Medya patronlarının sahip oldukları medya kuruluşlarını başka işlerine payanda yapmaması gerekir. Biz de henüz bu kültür oluşmuş değil.
Muhalefet için ise söylenebilecek tek ÅŸey Türkiye’de muhalefetin her ÅŸeye karşı bir tavır içerisinde olması denebilir.
Türkiye’de gerçekten daha proaktif, yapıcı, çözüm öneren ve çözüm üretici bir hale bürünmesine ihtiyaç var.
Muhalefet inandırıcılığını yitirmiş durumda maalesef.
Son olarak, halkın inanç değerlerine muhalif bir siyasi muhalefet hiç bir zaman karşılık bulamaz.
Aday olsun olmasın Abdullah Gül dalgasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sn. Abdullah Gül’e haksızlık yapıldığını düşünüyorum.
Ötekileştirme ve hain ilan etme marjinalitesini yaşayan bir görüş her yanımızı sarmaya başladı.
Ä°yi deÄŸil...
Ak Parti Kürt seçmeni kazanmak için nasıl bir strateji izleyecektir, özellikle MHP ile ortaklık DoÄŸu ve Güney DoÄŸu Anadolu’da nasıl karşılanacaktır?
Bu birliktelikten rahatsız olan İnançlı kürtler olduğu gibi ülke için bir fırsat olduğunu düşünen kürtler de var.
Ben bu birlikteliği siyasi zorunluluk olarak görüyorum.
Irkçı bir tavır olarak görmüyorum.
Fakat, İktidar ittifakının bu birlikteliğin ırkçı bir tavır sergilemediğini iyi anlatması gerekir diye düşünüyorum.
Aksi taktirde İnançlı kürtler HüdaPar ile Saadet partisine yönelebilirler.
Sayın Cumhurbaşkanı seçim sürecinde nasıl bir söylem geliştiricektir sizce?
İktidar ittifakının güvenlik stratejilerini öne çıkaracağını düşünüyorum. Birlik olmak konusuna önem vereceklerini düşünüyorum.
FETÖ konusu gündemde yer alacaktır.
Ekonomideki sıkıntılar ise bu seçimde iktidarın en zayıf halkası olacaktır.
Yeni sistemde Bürokratik oligarşinin gerçekten biteceğini de halka iyi anlatmak gerekir.
24 Haziran’da nasıl bir tablo ortaya çıkacaktır?
Artık Türkiye’de tek parti iktidarı gerçekleÅŸmesi çok zor. Dönem ittifaklar dönemi.
Olağanüstü bir şey gerçekleşmezse Tayyip beyin yeniden seçileceğini düşünüyorum. İlk turda seçilemezse ikinci tur daha zorlu olabilir.
Fakat TBMM için aynı şeyi söyleyemem doğrusu.
Hiç bir partinin artık 301 sayısı olan salt çoğunluğu sağlayamayacağını öngörüyorum.
MHP’nin de TBMM’de daha fazla Milletvekili elde etmek amacını öncellediÄŸini düşünüyorum.
Hükümet zaten birlikte kurulacaktır.
Fakat muhalefet kanadının ortak adayının kimliği ve nitelikleri çok önemlidir.
Ciddi ve güçlü bir aday her şeyi daha da zorlaştırabilir.
Bu dönemin kritik partilerinden birisine dönüşen Saadet Partisi gibi küçük partilerin seçim sonrasında da aktif bir rol oynaması mümkün müdür ve neden bu kadar popüler hale geldiler?
Parlamenter sistemde kimi zaman %35, kimi zaman %45 oran oranı ile iktidar olunabiliyordu. Zira amaç TBMM’de salt çoÄŸunluÄŸu saÄŸlamak idi.
Åžimdi herÅŸey deÄŸiÅŸti.
Ä°ktidar olabilmek için %50’nin üzerine çıkmak mühim olan.
O yüzden küçük yüzdelikler artık çok önem taşıyor.
Henüz yorum yapılmamış.